|
Birleşmeler
ve Devralmalar (devam)
Özer T. YENİAY
Bankacılık
Sektöründe Birleşme
Bir
süredir gazetelerde okunan ve üzerine yorumlar yapılan banka
birleşmelerinin üzerinden geçmeden böyle bir yazıyı bitirmek
olmaz herhalde.
Yaşanan
alım-satımlar dışında aslında Türkiye’de bugüne kadar
gerçek anlamda bir birleşme yaşanmamıştır. Tarihsel olarak
istatistiklerde varolan birleşmeler ise aslında tasfiye edilecek
bankaların kamu bankalarına devredilmesidir (İstanbul Bankası
– Hisarbank ve Odibank’ın Ziraat Bankası’na devri, Töbank’ın
Halk Bankası’na devri, Denizcilik Bankası’nın Emlak Bankası’na
devri).
Türkiye’de
gerçek anlamda banka birleşmeleri olmayacak mı? Açıkçası bu
sorunun cevabını vermek şu an için zor. Peki neden zor? Zorlaştıran
nedenler şöyle sıralanabilir:
1.
Öncelikle şunu kabul etmemiz gerekir ki Türk bankacılık
sistemi çok küçük. Dünyada gerçekleşen banka birleşmelerinin
ardından trilyon dolarlık aktif büyüklüğüne sahip bankalar
doğarken Türk bankacılık sisteminin şu andaki bilanço toplamı
130 milyar dolar. Bunun önümüzdeki 10 yıl içinde 500 – 600
milyar dolar olması bekleniyor.
2.
Bankacılık sektörünün, aslında mali piyasalrın derinliğinin
olmaması
3.
Herkesin banka sahibi olmayı istemesi ve lisans değeri. Özellikle
lisans değeri sektörde küçük bankaların varlığına neden
olmaktadır.
4.
Türkiye’de özel bankaların gruplara ait olması.
5.
Teknik altyapı farklılıklarının birleşme maliyetlerini
etkilemesi.
6.
Birleşmelerin ölçek ekonomisi ile birlikte faaliyet
ekonomisi sağlayıp sağlayamayabileceği yönündeki belirsizlik
ve kuşkular.
7.
Bankaların örgütsel ve iş yapılarının, coğrafi dağılımlarının
birbirini tamamlayıcı nitelikte olmaması, aksine birbirine
benzer olması.
8.
“Too big to fail” olgusu için sektörde egemen düşüncenin
birleşmek yerine daha çok şube açmak olması.
Bu
kadar neden var, peki hiç mi birleşme/devralmaları “ateşleyecek”
beklenti ya da gelişme yok? Onlar da var, hepimiz deriz ya
“Burası Türkiye”.
Tüm dünyada birleşme/devralmaları etkileyen haberleşme ve
bilgi işlem teknolojilerindeki gelişme ve ucuzlamalar, kurumlar
arasındaki duvarların kalkması doğal olarak ülke içi mali
sektör birleşmelerini etkileyecektir. Bununla beraber
uygulanmakta olan para politikası ve arkasından gelmesi gereken
yapısal değişiklikler ile enflasyon kalıcı bir şekilde düşer
ise Hayek’in savı ve geçmiş deneyimler ışığında bankacılığın
yapısında önemli değişiklikler olacaktır. Bunlar da birleşme/devralmaları
doğuracaktır. Bunlar ekonomi piyasalarının kendi içinde
yapacakları. Bir de bunların üzerine ileriyi görebilen devlet
adamları ve kanun yapıcıların çıkaracağı birleşmeyi özendirici
teşvik kanunları ve Bankacılık Üst Kurulu – Merkez Bankası
– SPK’nın ortak çalışmaları sonucu çıkacak düzenlemeler
olursa.
Birleşme
Senaryoları
Yukarıda
belirttiğimiz haller ortaya çıkar ve Türk bankacılık kesimi
“Hadi birleşelim” derse kimler birleşebilir? Burada öncelik
aynı grup çatısı altında faaliyet gösteren bankalarda ya da
birbirleri ile iş bağlantısı olan grup bankaları arasında
olacaktır. Sadece hayal dünyamız için, muhtemel birleşmeleri
şöyle sıralayabiliriz:
İş Bankası
– TSKB – SYKB – Dışbank – Bayındırbank – Koçbank
Garanti
Bankası – Osmanlı Bankası – Körfezbank – MNGBank
YKB –
Pamukbank
Akbank –
BNPAkDresdnerBank
Emlak Bankası
– Bank Kapital – Kentbank
Demirbank –
Ulusalbank – Etibank – Toprakbank
Tekstilbank
– EGSBank – GSD Yatırım Bankası
Finansbank -
Sakurabank
Ayrıca
GSM ihalesinde gözlenen işbirlikleri ile Doğuş – Sabancı
– Doğan grubu bankaları da muhtemel birlşeme senaryolarına
dahil olacaktır (Garanti – Osmanlı – Körfez – Akbank –
BNPAkDresdner – Dışbank).
Yabancı
bankalar ile birleşmeler konusu ise başka bir muamma. Tek pazar
ve tek para birimine geçiş yapmış olan AB ülkelerinde dahi
halen ülke içi birleşmeler yaşanırken yabancı bankaların
ulusal banka alacakları söylemleri de çok akla yatkın görünmemektedir.
Böyle bir konuda bu kadar yazıyı okuduysanız teşekkür
ederim. Açıkçası böyle bir yazının ardından bir de sonuç
yazmak gerekir. Ne yazayım? Birleşme iyidir mi? Hadi birleşelim
mi? Yukarıda okuduklarınız, okurken “yine iyi saçmalamış”
dedikleriniz benim okuduklarımdan, dinlediklerimden çıkardıklarım.
Belki merakınızı çeker diye paylaşmak istedim o kadar. Ne
sonuç çıkarmak ne de bir mesaj vermek gibi bir amacım yoktu.
|